Güncel
CHP’nin asıl ayıbı ve bitmeyen ikilem-Fadime ÖZKAN
CHP’nin asıl ayıbı budur. Mecliste ikinci büyük gruba sahip bir parti olarak kapladığı yerin hakkını vermiyor. Yoksa parti içi hizipler, itiş kakışlar, şahsi ikbal kavgaları CHP için devasa olsa da Türkiye için pek küçük ve pek zavallıca gelişmeler.
Ana muhalefet partisi 16 Nisan’dan beri zor günler geçirmekte. Kamuoyuna genel baÅŸkanlık-tek adamlık tartışması gibi yansısa da karara baÄŸlanması ve çözülmesi gereken baÅŸka ivedi sorunları var Cumhuriyet Halk Partisi’nin.
Bunların ilkini, 16 Nisan sonuçlarına nasıl bakılacağı oluşturuyor.
Sandığı meÅŸru görmek ya da görmemek…CHP’nin bitmeyen ikilemi.
Selin Sayek Böke’nin istifa metnine de yansıdığı üzere parti içi-dışı huzursuzluÄŸun son sebeplerinden biri.
Bir dizi soru da sökün ediyor haliyle: Eğer sonuçlar gerçek değilse, evetler değil hayırlar anayasal ölçü olan yüzde 50+1 çıktı ise neden parti yönetimi oylamanın hemen akabinde net tavır koymadı? Bilakis Kılıçdaroğlu Meclis grubunun ve basının önüne çıkıp ancak sonuçları kabul eden birinin yapabileceği türden konuşmalar yaptı?
Neden parti sözcüsü Böke’nin aÄŸzından “sine-i millete gideriz” tehdidini savurup bir saat sonra yalanlandı?
Bir buçuk milyonluk oy farkı azımsanmıyor ama hileli olduğu iddia ediliyorsa, en azından yarısından bir fazlasına örneklik teşkil etsin diye bir miktar hile belgesi sunması gerekmez mi iddia sahibinin?
İddiasını ispatlayamıyorsa, parti mensuplarını, hatta eski genel başkanını bile buna ikna edemiyorsa, meseleyi karara bağlamalı ve kamuoyunu kısır paradokslarla yormayı bir kenara bırakmalı değil midir CHP?
***
Bir diğer sorun, yukarıdaki paradoksun partiye yansıması.
Görünen o ki sandığı lekeleme çalışması sadece operasyon sahibini etkilemiş. Şimdi,üretilen yapay algının etkisinden kurtulup sahih gerçekle yüzleşmek, tabandaki hayal kırıklığını gidermek ve gereğini yapmak gibi bir sorumluluğu var parti yönetiminin.
Genel başkan ve parti yönetimindeki değişiklik işin son veçhesi bu anlamda.
Ama eÄŸer hala ciddiye alınmayı bekliyorsa CHP’nin kamuoyuna açıklaması gereken baÅŸka paradokslar, gelgitler, belirsizlikler de var:
Hükümet sistemi deÄŸiÅŸikliÄŸinin gündeme geldiÄŸi 2016 Åžubatından baÅŸlayarak parti söylemi olan “kanımızın son damlasına, yeryüzünde son CHP’li kalana dek deÄŸiÅŸikliÄŸin karşısındayız”, “iç savaÅŸ çıkacak” söylemi kimin aklıyla deÄŸiÅŸtirildi? Sufleyi veren kimdi?
Fikri SaÄŸlar’ın dediÄŸi gibi kararlar parti yönetiminin deÄŸilse KılıçdaroÄŸlu’nun kulağına fısıldayanlar kimler?
Sürecin başında “deÄŸiÅŸiklik TBMM’den geçse de Anayasa Mahkemesi'ne götürür bozdururuz” diyen CHP bir sabah ansızın karar deÄŸiÅŸirdi ve “AYM’ye götürmüyoruz çünkü zaten yüce divana (halka) gidiyor. Halkın kararı başımızın üstünde” dedi. DoÄŸru da dedi.
Lakin bunu diyen CHP, halk yüzde 51.49 evet demişken ne diye o kararı başının üstünde taşımıyor da AİHM dahil mahkeme mahkeme gezdireceğini ilan ediyor?
Üstelik Anayasanın ilgili maddesi YSK dışında hiçbir mercii yetkili kılmazken ve CHP bunu pek iyi bilir iken.
***
Tüm bunların temelinde CHP’nin müzmin tembelliÄŸi ve yanlış genetiÄŸi var aslında.
EÄŸer CHP 2007’de baÅŸlayan sürecin kendi itirazlarına ve önerilerine göre ÅŸekillenmesini gerçekten isteseydi ve gereÄŸini yapsaydı, daha saÄŸlıklı bir siyasi tartışma yapıyor olacaktık bugün.
Ama o zaman da, AK Parti 2011 sonrası kurulan Anayasa UzlaÅŸma Komisyonu'na baÅŸkanlık önerisini sunduÄŸunda da buna karşı herhangi bir çalışma yapmayan CHP, yumurtanın kapıya dayandığı 2017 Åžubatında da “bizim önerimiz ÅŸudur” diyerek bir tasarı çıkarmadı Türkiye’nin önüne. Meclisteki yasama faaliyetlerine katılmadı.
AK Partili ve MHP’li milletvekilleri halkın verdiÄŸi yetkiyle anayasal deÄŸiÅŸiklik yaparken CHP’li vekiller bacak ısırmak, burun kırmak, kabinlere saklanmak gibi kreÅŸ çocuklarının bile imtina ettiÄŸi utandırıcı faaliyetlerle gün geçirdiler. Sonrası malum.
CHP’nin asıl ayıbı budur. Mecliste ikinci büyük gruba sahip bir parti olarak kapladığı yerin hakkını vermiyor.
Yoksa parti içi hizipler, itiş kakışlar, şahsi ikbal kavgaları CHP için devasa olsa da Türkiye için pek küçük ve pek zavallıca gelişmeler.
Henüz yorum yapılmamış.